Azerbaycan, 8 Kasım 2020’de İkinci Karabağ Savaşı’nda kazandığı Şuşa’nın işgalden kurtuluşunu ve Zafer Günü’nü kutluyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Karabağ’ın incisi Şuşa’da düzenlenen 8 Kasım Zafer Günü törenine katılarak, askerlerle bir araya geldi. İki yıl önce alınamaz bir kale olarak kabul edilen Şuşa’yı Ermeni işgalinden kurtaran Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin şanlı bir tarih yazdığını belirten Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Azerbaycan halkı ve gelecek nesiller bu şanlı zaferin haklı gururunu yaşayacaklardır. Şuşa, Azerbaycan halkının kalbi ve ruhu olduğu için her Azerbaycanlı için kutsal bir yerdir. Kahraman çocuklarımız bu uzun yolu, dağları, ormanları, vadileri, patikaları aşarak ve kanlı savaşlarda düşmanı yenerek Şuşa’ya yaklaştı. Daha sonra sarp kayalara tırmandı, savaşta göğüs göğüse çarpışmalarda düşmanı hafif silahlarla yendi. Düşmanı topraklarımızdan kovdu ve Şuşa’da üç renkli bayrağımızı kaldırdı. Bu tarihi günün üzerinden sadece iki yıl geçti ve bu iki yılda pek çok olay yaşandı. Yıllar geçtikçe, askerlerimizin kahramanlığı herkes için daha belirgin hale gelecektir.” diye konuştu. Şuşa’ya giden yolun 27 Eylül’de başladığını söyleyen Aliyev, “Savaşın ilk gününden son gününe kadar Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri sadece ileri gitti, 44 gün boyunca tek bir geri adım bile atmadı. Ancak bu tür zorlu savaşlarda, özellikle elverişsiz arazi koşullarında yapılan savaşlarda, manevralar, geri adım atmalar ve beklenmedik olaylar olduğunu dünya askeri tarihinden biliyoruz. Ancak bizi zafere götüren güçlü irade, vatan sevgisi ve askerlerimizin profesyonelliği oldu. Savaşın ilk günü olan 27 Eylül’de 6 köy kurtarıldığında, Azerbaycan halkı istediğimizi elde edeceğimize ve tarihi misyonumuzu yerine getireceğimize daha da inandı.” dedi. Şuşa’nın kurtarılmasının Ermenistan ordusunun direncini kırdığını belirten Aliyev, “Aslında, savaşın ilk günlerinden itibaren Ermenistan panik halindeydi, bazı durumlarda panik ve histeri yaşıyordu. Bu nedenle Ermenistan ordusunda, kendilerinin de kabul ettikleri gibi, 10 binden fazla firari asker vardı. Azerbaycan ordusunda tek bir asker kaçağı bile yoktu. Bu, insanımızın yüksek ahlaki niteliklerini gösterir. Askerlerimiz ölüme gittiler, ’ölüm var, ama geri dönüş yok’ şiarlarıyla savaşa gittiler.” ifadelerini kullandı. Azerbaycan halkının tek yumruk olarak tarihi bir misyonu yerine getirdiğini belirten Aliyev, “Her şeyden önce, ordumuzu gerekli silah ve teçhizatla donatmamız gerekiyordu. Bunun için de güçlü bir ekonomiye ihtiyaç vardı. Azerbaycan bağımsızlığını kazandığında mali ve ekonomik durumumuz çok kötüydü. Bu nedenle, güçlü bir ekonomi inşa etmek, savaşı kazanmada önemli bir faktör olarak kabul edildi ve biz de bunu başardık. Ekonomimiz güçlendi, kendi gücümüze yaşıyoruz, kimsenin yardımına ihtiyacımız yok, kimseye bağımlı değiliz, elimizden geldiğince kendi hayatımızı inşa ediyoruz.” dedi. Azerbaycan’ın artan uluslararası itibarını kullanarak Karabağ’ın gerçeklerini ve Ermenistan işgali hakkındaki gerçekleri dünya toplumuna aktardıklarını belirten Aliyev, “Müslüman ülkelerle yakın ilişkiler kurduk ve onlara Ermenistan’ın sadece bize karşı değil, tüm İslam dünyasına karşı saldırgan bir politika izlediğini anlatmayı başardık. Camileri yıkan, Müslüman ülkelerle dost olamaz. Müslüman ülkelerin liderleri camileri yıkanları kucaklayamaz, değil mi? Onlara sarılıp öpebilir mi? Bu ikiyüzlülüktür, bu ihanettir. Başka adı yoktur. Bu yüzden Ermenistan’ı Müslüman dünyasından izole ettik. Tamamen izole edemediğimiz de doğru, bunun başka nedenleri de var. Bakın, dediğim ‘ikiyüzlülük’. Ancak bir bütün olarak Ermenistan, Müslüman dünyasında camileri yıkan ve aşağılayan bir ülke olarak biliniyor ve bunu biz yaptık.” açıklamasında bulundu. Ermenistan’da savaşın sonuçlarıyla barışmak istemeyen güçler ve çevrelerin ortaya çıktığını ifade eden Aliyev, “Ermenistan, 10 Kasım 2020 bildirisini tam olarak uygulamıyor, kendi silahlı kuvvetlerini Karabağ’dan tam olarak çekmedi, Zengezur koridorunu bize sağlamıyor ve dönem dönem bize karşı askeri provokasyonlarda bulunuyor. Tabii ki hazırlıklı olmalıyız ve öyleyiz de. Silahlı Kuvvetlerimizin son iki yılda güçlendiğini söyleyebilirim. Gerek yapısal reformlar gerekse yeni oluşumların gerçekleştirilmesi, mevcut oluşumların sayısının artırılması, silah ve mühimmat sağlanması ve yeni teçhizat ile donatılması en üst düzeydedir. Mevcut Azerbaycan Ordusu 2 yıl önceki Azerbaycan Ordusundan daha güçlü ve bunu herkes bilmeli, Ermenistan ve herkes.” diye konuştu. Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki 13-14 Eylül olaylarının Ermenistan için bir ders olması gerektiğini söyleyen Aliyev, “Biz bu dersi veriyoruz ve umarız sonunda anlarlar, boyunlarını bükerek kendi iç işleriyle uğraşırlar, bizim toprağımıza göz dikmezler, Karabağ’a göz dikmezler. Karabağ bizim toprağımızdır. Rus barış gücü askerleri geçici olarak orada konuşlanmış durumda, 10 Kasım 2020 Bildirisi görev sürelerini belirtiyor ve eğer birine güvenirlerse yine trajedi ile karşı karşıya kalacaklar. Biz sadece her zaman tüm uluslararası anlaşmalara saygı duyuyoruz. Biz adil insanlarız ve adil bir ülkeyiz. Bir taahhütte bulunduysak, yerine getiririz. 10 Kasım 2020 Bildirisi’nde üstlendiğimiz tüm yükümlülükleri iki yıldır yerine getiriyoruz ama Ermenistan yerine getiriyor mu? Hayır. İkinci Karabağ Savaşı’nın hemen ardından o kadar korktu ki, işgal altındaki Ağdam, Kelbecer ve Laçın bölgeleri bize geri verildi. Geri vermeseydi yine başlarını ezerdik. Ama ondan sonra? Ondan sonra tekrar süreyi uzatmaya başladı. Tekrar söylemek istiyorum, bu yükümlülük henüz tam olarak yerine getirilmedi. Ermenistan silahlı güçlerinin Karabağ’da ne işi var? Sabrımız tükenmez değil ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda Azerbaycan’ın gerekli adımları atacağını konusunda bir kez daha uyarmak istiyorum. Zengezur Koridoru, Ermenistan’ın sorumluluğundadır, sorumluluğu kendi üzerine almıştır. İki yıl boyunca Laçın yolunda Ermenistan’dan Karabağ’a ve ters istikametten giden arabalara dokunmuyoruz. Ermenistan, Azerbaycan’ın batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında bir karayolu bağlantısı kurmayı da üstlenmiştir. İki yıl geçti, fizibilite çalışması yok, hareket yok, demiryolu yok, yol yok. Ne kadar beklememiz gerekiyor?” ifadelerini kullandı. Azerbaycan ordusunu güçlendirmeye devam edeceklerini belirten Aliyev, “Ermenistan şunu bilmelidir ki, bizi mevcut çerçeve içinde tutan Ermenistan’ı destekleyenlerin beyanatı değil, kendi politikamızdır. Kimseden korkmuyoruz, kimseden çekinmiyoruz. Birinden korksaydık, İkinci Karabağ Savaşı’nı asla başlatmazdık. Ordumuz kahramanlık, profesyonellik ve özveri gösterdi. Gerekirse bir kez daha göstereceğiz, istediğimizi elde edeceğiz, bunu herkes biliyor ve sınırımızda Ermenistan’a destek için askeri eğitim yapanların da bilmesi gerekiyor. Bizi kimse korkutamaz. Ermenistan iyi bir komşuluk politikası yürütmek istiyorsa öncelikle 10 Kasım 2020 Bildirisi’nin tüm hükümlerini yerine getirmelidir. Azerbaycan ile barış görüşmelerinde samimi olmalıdır. Süreyi yapay olarak uzatmamalı, onların yerine birinin gelip savaşması için bir sürpriz beklememelidir. Onların yerine kimse gelip savaşmayacak, gelip savaşsalar da yine önlerinde Azerbaycan Ordusunu görecekler.” dedi. Azerbaycan’ın savaş değil barış istediğini vurgulayan Aliyev, “Barış, ama adil bir barış. Ortaya koyduğumuz şartlar adildir, uluslararası hukuka dayanmaktadır ve barış anlaşması bu şartlar temelinde imzalanmalıdır. Ermenistan iyi niyet gösterirse imzalanacak, değilse imzalanmayacaktır. Hayat sonrasında ne olacağını gösterecek. Söylediğim tüm bu sözlerin bir dayanağı var. Hem güçlü irademiz hem de Vatanseverlik Savaşı’ndaki zaferimiz. Bu zafer, bu sözleri herkesin önünde, bizi hor görenlerin gözüne bakarak söylememize olanak sağlıyor. Bu galibiyet, bu zafer bize bu fırsatı verdi, tüm halkımıza güven ve ruh verdi. Sadece toprak bütünlüğümüzü değil, milli gururumuzu da restore ettik. Bu nedenle sevgili askerler, size borçluyuz, sizin gibi on binlerce asker ve subaya borçluyuz ve Azerbaycan halkı bunu iyi biliyor. Başkomutan olarak sizinle gurur duyuyorum.” diyerek sözlerini tamamladı. İHA’nın haberine göre Cumhurbaşkanı Aliyev, konuşmasının ardından askeri geçit törenini izledi.